27 Eylül 2011 Salı

Lise bir manavsa üniversite bir haldir!

    Demiş zamanında diyen kişi.Aslında bu bize sınav yılında söylenen 'son yıl aşık mı olunurmış,şimdi tut,sınavdan sonra bol bol olursun' geyiğinden pek de farklı değil.Hani üniversite hal olsa nolur sen enginarken,yine bi alıcın çıkmaz.Benimki de o hesap.Eee çoğu gitti azı kaldı.Nasıl biter bu 4 yıl diye başladığım lise hayatımın son yılına girmiş bulunmaktayım.Aslında üzülüyorum yani henüz kendimi alıştıramadım okuldan ayrılma fikrine.Hele okuldaki ilk yılımı düşündükçe daha da zorlaşıyo herşeyi ardımda bırakıp gitmek.Sahiplenme duygusu çok kötü bişey ya.Bağlanmamak gerekiyo aslında hiçkimseye,hiçbirşeye.Ama huyumuz kurusun biz insanlar engel olamıyoruz hep bişeyleri sahiplenmeye.Bende kendi kendime dedim ciglipap madem ayrılıcaksın doya doya yaşa şu lise hayatını da öyle git.Sonra da dedim lan nasıl yaşıycam ki etrafıımdaki herkes otomatiğe bağlanmış gibi soru çözüyo.Hani benim yaptığım mı garip onların ki mi diye sorarsanız bana,onlarınki.Bu kadar da abartılmaz ki.Öğrencilik hayatım boyunca hiç inek olmadım olmam da.Arada sırada açarım test kitabımı ,şöyle bi bakarım sorulara,kolay gelenleri çözerim çözemediklerimi siktir ederim devam ederim yoluma.Matematiğe kafam pek basmıyo şimdi ne yalan söyliyeyim ama illa bastırıcam diye de gece gündüz test çözmenin bi alemi yok.Neyse dediğim gibi liseden ayrılıcağım için buruğum biraz.Okulun her hangi bi köşesinden geçerken gözümde hep o noktaya ait anılar falan canlanıyo,özelliklede ismi lazım olmayan kişiyle alakalı anılar.Ona kızgınım falan ama yinede lise hayatımın en güzel senesiydi o sene.Ardından geçen her sene okul biraz daha sıkıcı hale geldi.Bu yılı saymıyorum zaten yaşamıyoruz gibi bişey.En çok yanıcağım noktalardan biri de şu liseden 1 allahın kuluyla çıkamadan ayrılıcam.Sap geldiiiim,sap gidicem.Tam bu yıl olucak galiba birinden hoşlanıyorum dedim,o da sorunlu çıktı.Sanalda konuşurken herşey güzel,espriler,muhabbetler falan okullar açıldı çocuk yüzüme bakmıyo mk.Hani utangaç falan desen bu kadar da olmaz ki kardeşim.En azından bi günaydın de.Geçen kantinde göz göze geldik dedim gülümseyeyim bari,bana bi gülümseyişi var allah seni inandırsın hani uzun zamandır görşmediğin muhabbetinin olmadığı ilkokul arkadaşınla dışarda karşılaşırsında mecburen gülümseyip geçmek zorunda kalırsın,al işte o gülümsemenin aynısı yemin ediyorum sana.O gülümsemeyi gördükten sonra etmediğim küfür kalmadı,hem kendime hem ona.Cool falan olmaya mı çalışıyo bi anlasam.Neyse işte bu iş bu yılda olmıycak bende mezuniyet balosuna sap gidicem gibime geliyor.He bide o balo mevzusu var ona da daha sonra dokunurum artık.Bu günlük bu kadar yeter,sağlıcakla kalın efenim.

12 Eylül 2011 Pazartesi

Love,can I be loved?

    Ben bu gerçek aşkı bulma işini biraz abarttım sanırım.Etrafımdaki her erkeğe potansiyel hayatımın aşkı gözüyle bakmaya başladım.Tabi bunda izlediğim filmlerinde etkisi bir hayli büyük.Alışveriş yaptıktan sonra kasada beklerken bana sırasını veren bebe için saniyesinde bir sürü senaryo yazıyorum.Şimdi elimdekiler dökülse birlikte eğilsekde toplasak,o esnada gözlerimiz buluşsa kalpler falan uçuşsa gibi.Geçen de kuzenlerle sinemaya gitmişiz.Kapıdan girer girmez ilerki masadaki çocuklar hep birlikte dönüp bize baktılar.Şaşırdım.Neyse döndük arkamızı biletlerimizi aldık,salona gitmek için yanlarından geçmek zorundayız.Bir baktım yine bakıyolar.Hani o kadar alımlıda değilim kot,t-shirt var üstümde.Oraya giden hatunların yanında baya sıradan kalıyorum yani.neyse o esnada masadan bi tanesi kalktı.Biletinizi alayım dedi.O an benim jeton düştü.Çocuklar orda çalışıyorlarmış.Verdik biletleri takip ettik.Tam yerimize geldik oturduk,benim kuzen tutturdu hadi kalk yiyecek bişiler al diye.Film başlamadan kalktım,popcornla içecek bişeyler almaya gittim.4 cola 2 de mısırı tek başıma taşıyamayacağımı anlamamla birlikte cebimden telefonumu çıkarıp kuzeni aramaya karar verdim.Kontörümde yok ödemeli aramaya çalışıyorum bide.Benim zorlandığımı gören çalışanlardan biri yanıma geldi ''Yardım edeyim isterseniz'' dedi.Ben bi iki saniye bebenin yüzüne bakıp senaryomu yazmaya başladım bile.''Çok iyi olur aslında'' dedim suratıma en sevimli gülümsememi yerleştirip.Elimdekilerin yarısını o aldı ve salona giden uzun koridora girdik.Ben yine senaryomu yazmaya devam ettim.Tam ağzımı açıp bişeyler söylmek aklıma gelmiştiki bi baktım bizim salona varmışız.Biz içeri girdik.Kuzen de anlam veremiyo kim ki bu diye mal mal bakıyo yüzüme.Çocuk elindekileri verdi bende nazikçe teşekkür ettim.Sonra döndü gitti.Film başladı ve tahmin edin türü ne? evet yine romantik komedi,en sevdiğimden.Film boyunca kendimi kızın yerine sinemacımı da çocuğun yerine koyup hayallere daldım.Film arasında kuzen beni su almaya gönderdi bende hiç itiraz etmeden yine yola koyuldum.Suyu alırken etrafıma akındım ama göremedim onu.Yine uzun koridora daldım.Bi baktım ilerde bi salonun kapısıyla uğraşıyo.Beni gördü,bende utandım kafamı öne eğip bakmamaya çalıştım.yanına yaklaştığımda bi an bakıyomu acaba deyip kafamı kaldırdığımda bana sevimli sevimli gülümseyip göz kırptııııı.Ayiiiii.Bende gülümsedim geçtim yanından.Kafama sıçayım ya.Utanıcak zamanı buldum.Başka zaman öküz gibi keserim beğendiğim bebeleri.Şansıma bak ki bu sefer bebe de beni kesti ama ben bakamadım.Filmin ikinci yarısı boyunca kendime küfrettim.Filmden çıkınca yine etrafıma bakındım ama bulamadım onu.Üstünde yaka kartı falanda yoktu ki ismine bakayım.Şimdi bekle ki bayram gelsin memlekete gidelim bende sinemaya gideyim de o bebeyi bulayım.Eğer bi romantik komedinin içinde olsaydık onunla biyerde tekrar karşılaşırdım.Ama dediğim gibi hayatın romantik filmlerdeki gibi olmadığını öğrendim ben artık.Neyse artık önümüzdeki maçlara bakıcaz.Maç dedim de milli takımın Sırplara yenilip turnuvaya veda etmeside beni ziyadesiyle üzdü şu sıralar.Tamam herkesin hatası var da onlara da bu kadar yüklenmek pek doğru gelmiyor bana.Çünkü ellerinden geleni yaptıklarnı biliyorum.Olimpiyatlara katılamasakta 2013 de özlediğimiz milli takımı görüceğimize eminim ben.